Yazarlıkla alakalı filmler aramaya koyulmuştum. İlham verebilecek bir şey arıyordum belki de veya bir çeşit başarı öyküsü. Alakalı filmlere bakarken Star Wars'tan tanıdığımız Obi Wan Kenobi yani Ewan McGregor'ın olduğu bir filmi gördüğümde "Kesinlikle bu film." dedim ve filmi izlemeye başladım.


Bir paragrafta kısaca konudan bahsedeyim, izlemek istediğinizde neyle karşılaşacağınız konusunda fikir sahibi olmanız için. Kendi hayatını kendi kaleminden çıkmış gibi anlatan ama aslında bir 'hayalet yazar' a yazdıran İngiltere eski başbakanı ile alakalı bir hikaye bu. Hikayedeki olayları hayalet yazarımızla birlikte öğreniyoruz. Hikaye ilerledikçe eski başbakanın gizli bağlantılarını ve onun hayatını yazan bir önceki hayalet yazarın ölümüyle alakalı şeyleri öğreniyoruz.


Filmi izlemeye başladıktan sonra ben neden bu filmi izliyorum diye düşünmeye başladım. Başlarını pek beğenmemiştim ama bir şekilde ilerliyordu. Film bir noktadan sonra; 'yağmurlu bir hava', 'ıssız bir ev' ve 'tek başına kalmış karakterimiz' e dönünce "Evet, işte bu!" dedim. Aradığım böyle bir şeydi. Film ilerledikçe konu daha farklı bir hal aldı ve ilginç de bir sonla bitti.


Filmle alakalı hislerimden sonra biraz da şunlardan bahsedeyim. 2010 yapımı bir Roman Polanski filmi kendisi. Aynı yönetmenden Piyanist filmini de izlemiş ve oldukça beğenmiştim. Bu film de çeşitli sahnelerde tam olarak istediğim hissi bana yaşattığı için bu filmi de beğendiğimi söyleyebilirim. Ama senaryo açısından konuşacak olursam, konular arasında oradan oraya zıplama var ve bunların hepsi bir film süresine sığdırılmaya çalışılmış. Çeşitli olayların olduğu bir dünya var ve biz bunların içine kıyısından köşesinden giren bir karakteri izliyoruz. Film bana daha çok, bir dizinin son bölümünü izliyormuşum hissi verdi. Aslında bir yandan da hoşuma gitti bu. Çünkü olaya sonradan dahil olan bir karakterin hissettiklerini alabildim.


Oyunculara da hemen ısınıp oynadıkları rolde olduklarına ikna oldum. Hatta bir sahnede yaprakları süpüren görevli yazarımıza yağmur uyarısı yapıyor ve beresini veriyor. O sahnede istemsizce, "Ya sen ne iyi adamsın" dedim sesli bir şekilde. Bu yüzden oyuncular kısmı da benim için tamamdı.

Filmin sonunu niye öyle bitirdiklerine pek de bir anlam vermedim, bir dizinin sezon finali gibi bitti.