Bodrum Kattan Dünya Şampiyonluğuna | The Queen's Gambit

20:23

Epeydir bloguma yazı yazmıyordum. Bunun sebebi aslında bir süredir yeni bir websitesi açıp oradan devam etmeyi düşünmemdi. Websitesini bir süre daha erteledim ancak beklediğim ve bir çırpıda bitirip çok sevdiğim bir netflix mini dizisin incelemesini kısaca yazmak istedim. Ayrıca diziyle alakalı instagramdan 1 dakikalık kısa bir video da hazırladım, bilmeyenler için her gün instagramda incelemeler yayımlıyorum, gig_movie hesabımdan ulaşabilirsiniz.

İnstagram'a çektiğim videoyu da aşağıdan izleyebilirsiniz,   

Kısa Bir İnceleme:

The Queen's Gambit satrancı bilenler için tanıdık bir isimdir. Dizi de ismini bu tanıdık isimden alıyor. Konu olarak annesini küçük yaşta kaybedip yetimhaneye gelen ve sonrasında satranç yeteneğini keşfedip bunun üzerine yürüyen bir kızın hikayesi anlatılıyor. 

Başroldeki Anna Taylor Joy'un karakteri canlandırmasını gerçekten de çok beğendim. Karakteri başka biri oynasaydı hikayeyi bu denli sevebilir miydim bilmiyorum. Bunun dışında yan karakterler de oldukça iyiydi ve istenileni verdi bence. Bu yazıda biraz daha baştan sona genel bir bakış atmak istiyorum, aşağıda SPOİLER başlıyor, dikkat.

Ana karakterimizin hikayesi yetimhaneye gelmesiyle başlıyor. Her bölümün başında ve bazen de ortalarında annesinden kesitler gösteriliyor. Bu kesitler gösterilmese de olurdu gibi hissettim diziyi bitirdikten sonra. Yani o anılar olmadan da hikaye bazında bir eksiklik yaşamayacağımı düşündüm.

Bu yetimhaneye küçük bir kız olarak gelen Beth, yaklaşık 5 yıl sonra evlat ediniliyor. Bu evlat edinmenin hikayedeki rolü aslında onu o yetimhaneden koparmak ve satranç turnuvalarına bağımsız olarak katılım kazanıp yükselebilmesinin önünü açmak gibi duruyor. Evin babası zaten evi terk edip gidince yeni annesiyle birlikte kalıyorlar ve anne de bir noktada hikayeden ayrılıyor.

Dizinin genel olarak sevdiğim yanları konuyu güzelce toparlayıp ilerletmeleri, en azından ben bu şekilde hissedebildim. Ayrıca hikaye boyunca karşımıza çıkan karakterlerin hikaye sonuna yaklaşırken Avengers Assemble* tarzında karşımıza çıkmaları da çok hoşuma gitti hatta duygulandırdı. Duygulandırdı demişken özellikle hademenin öldüğü haberi üzerine Beth'in o bodruma tekrar uğraması ve burada hademenin, Beth'in satranç başarılarıyla ilgili tüm haberlerini gururla panosuna astığını gördükten sonra epey duygulandım ve üzüldüm ben de Beth gibi.

Beth'in baş rakibi Rus Borgov'a odaklanması ve finalde de onu yenmesi inanılmaz tatmin etti. Yeneceği belliydi zaten diye düşünülebilir ancak son ana kadar bir ters köşe gelmesini bekledim. Hatta Beth'in yanındaki amerikan ajanının "Ruslar seninle ilgili bir şeyler yapabilir dikkatli ol" tarzı konuşmalarından sonra aha dedim galiba kızı vuracaklar maç öncesi veya maçı kazandıktan sonra. Son ana kadar vurulmasını da bekledim açıkçası ama gayet mutlu sonla bitti. Tabi bu sondan gayet memnunum yoksa karakterle bu kadar empati yaptıktan sonra ölmesi beni depresyona itebilirdi.

SONUÇ:

Sonuç olarak gayet güzel ve keyifli bir mini diziydi. Aşırı bir derinliği yoktu ancak izlerken keyif alacağınız ve güzel vakit geçireceğiniz bir diziydi. Güzel ve sakin bir hikaye izlemek isteyenlere öneririm. 


*Avengers Assemble için buraya tıklayıp spoilerlı Avengers Endgame filminin bahsettiğim sahnesine gidebilirsiniz. Yani hikaye boyunca karşımıza çıkan önemli karakterlerin sonradan tekrardan bir araya toplanmalarını kast ediyorum.

You Might Also Like

0 Yorum