Contact / Mesaj (1997) | İnceleme

18:25

İnceleme tadında, olaylara pek değinmeden, sadece film hakkındaki duygularımı ve düşüncelerimi aktaracağım bir yazı yazmayı planlamıştım, ama böylesine şahane bir film için bunun haksızlık olacağını düşündüm. Dördüncü paragraftan sonra filmi anlatmaya başladım. Eğer orayı okumayıp sadece "izlenmeli mi izlenmemeli mi" nin cevabını merak ediyorsanız, Kesinlikle Harika Bir Filmdi! diyebilirim. Öyle ki, burada okuduklarınız, filmin atmosferine herhangi bir zarar vermeyecektir. Ancak, ben heyecanla filmi izlemek istiyorum diyorsanız, dördüncü paragrafı da okuduktan sonra yazıyı kapatabilirsiniz.

Son bir düşüncemi daha paylaştıktan sonra sizi yazıyla baş başa bırakıyorum. Filmin başında iken, buralara geleceğini tahmin bile edemezdim. Bu yüzden de düşündüğüm zaman, işte harika bir film böyle olmalıdır dedim. Son sahneye kadar puanım 10 üzerinden 10'du, kesinlikle. Ancak o mahkeme sahnesi birilerini memnun etmek için yazılmış gibi geldi bana. Ancak filmin kalanına ve Carl Sagan'a saygısızlık olmaması açısından puanımı değiştirmiyorum. 10/10

Bu arada film 2,5 saat. Nitekim uzun bir film olduğu için yazmam gerektiğini düşündüm.

Carl Sagan'ın aynı isimli kitabından uyarlama olduğu söylenilen bu filmi ne zamandır izlemek istiyordum. Baş rollerinde Jodie Foster'ı ve Matthew McConaughey'i görüyoruz. Siz de benim gibi, McConaughey'i True Detective de büründüğü karakteriyle tanıdıysanız buradaki rolüne alışmanız sancılı bir süreç olabilir.


Kamera bize önce dünyayı gösteriyor. Sonra dünyadan gittikçe uzaklaşıyoruz. Önceleri güneş sistemi içindeki gezegenleri görürken bakış açımız genişliyor ve diğer yıldız sistemlerini görüyoruz. Sonra saman yoluna geliyor sıra, görüşümüz daha da genişliyor ve diğer galaksileri görmeye başlıyoruz. En sonunda milyarlarca galaksi gözlerimizin önünden hızla akıp geçiyor. Ve bu macera, bir insan gözünde son buluyor. Klasiklerden! Müthiş bir göz kamaştırıcılık!


Eleanor (Jodie Foster) çocukluğundan beri, milyarlarca gezegen arasında sadece dünyada yaşam olamayacağına, mutlaka diğerlerinde de olması gerektiğine inanan bir bilim insanıdır.

Bu yüzden de dünya dışı yaşam çalışmalarına kafayı takmıştır. Nereden destek alsa, yaptıklarının gerçekçiliği olmadığı gerekçesiyle desteği sürekli kesilir ve o da yeni bir sponsor aramaya başlar. Yaptığı şey, uzayı dinleyip normalin dışında bir ses tespit etmektir. Tabi ben böyle yazınca çok basit bir şeymiş gibi göründü. Ama çok ciddi ekipmanlarla çok ciddi bir şekilde çalışmaktadır. Her ne kadar gittiği yerlerdeki takım arkadaşları işi çoktan boşlasa da o bir şeyler keşfedeceği konusunda kendinden emindir.

İlk yarım saat gayet durağan giderken, sonrasındaysa bir sinyal yakalıyorlar ve film müthiş bir şekilde ivmelenerek biz bilim kurgu meraklılarını heyecanlandırmaya başlıyor. Bu arada 'bilim kurgu nedir ne değildir' hakkında da bir yazı yazmak istiyorum. Çoğu insana göre uçuk konuları işleyen bilim kurgu hikayeleri, ilgili olmayanlar tarafından tam olarak anlaşılamamıştır. Bu karışıklığı ve sorunu çözmeyi de kendime görev bilirim, dedikten sonra filme kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Bu keşfin dünyaya duyurulması üzerine tabi ki ne olsa şaşırırsınız; önce, devlet projeyi sahipleniyor ve Eleanor'u bir kenara ittirmeye çalışıyor, diğer taraftansa halk, bu keşif sonrasında galeyana geliyor. Dindarlar dine bağlı kalıp bu şeytan işleriyle uğraşılmasının yanlış olduğunu savunurken, diğer uç gruplarsa keşfin yapıldığı yere akın edip orayı adeta hippi kampına çeviriyorlar. İnsanların böyle bir durumda ne yapacaklarını bilmemesi ve kaosa yönelmesi durumu, Arrival'da da işlenmişti. Şu an aklıma gelmeyen başka film, dizi veya romanda da işlenmiş olabilir. Gerçi burada mağazaların yağmalandığı ve insanların birbirini öldürdüğü bir kaos durumu yaşanmıyor ancak insanlar çaresizce, ne yapacaklarını bilmeden anlamsız protestolar düzenliyorlar...

Sonunda, gelen mesaj çözülüyor ve bunun bir uzay aracı taslağı olduğu anlaşılıyor. Aracı yapıp gitme konusunda hemfikirler. Ancak ekip kimlerden oluşacak? Bu ekibi seçmek için filozoflar, bilim insanları ve din adamları bir araya geliyor.


Eleanor, bu konuşmada gayet olumlu giderken, "Tanrıya inanıyor musunuz?" sorusu yöneltiliyor kendisine. Bunun üzerine Eleanor, bir bilim insanı olduğunu ve kanıtlara inandığını söylüyor. Sonrasında ise ne olduğu tahmin edersiniz herhalde. İnsanlar bu durumu olumsuz bir şekilde karşılıyor ve filmin başından beri Eleanor'un başarılarını kendi üzerine alan adam (kurulun yöneticisi gibi bir şeydi sanırım.) kameralara oynayarak görevi kapıyor.

Ancak bir din militanının mekiğe sızarak onu havaya uçurması üzerine, en başından beri Eleanor'u izleyen ve destekleyen gizli kişi, bu projenin Rusya'da da yapıldığını ve Rusların bir Amerikalı aradığını söyleyerek onu buradaki gemiye davet ediyor. Tek kişilik bir yolculuk bu.


Eleanor'u buraya getirip, cihazı çalıştırıyorlar. Ne olacağı hakkında da kimsenin bir fikri yok.


Sonrası ise içimizin yağlarını eriten bir olay. Solucan deliklerinden geçerek *Vega'ya ulaşmayı başarıyor Eleanor. Burada, çok sevdiği bir kişinin formunda görüyor karşısındaki uzaylıyı. Kısa bir konuşmanın üzerine Eleanor'u geri gönderiyorlar. Dünyadakiler geminin sadece düştüğünü görürken, Eleanor gitmiş ve ardından da dönmüştür. Ancak kimse Eleanor'un söylediklerine inanmaz. Bunun üzerine Eleanor yargılanır ancak suçsuz bulunur. Sonrasındaysa, kameranın 1 saniyede 18 saatlik bir kayıt yaptığı ortaya çıkar ancak bu bilgi Eleanor dahil kimseyle patlaşılmaz.

Eleanor bu tüm bu yaşadıklarından sonra hayatına devam eder.

Efsane bir film izlediğimizi onaylıyorum merkez!


*Vega (Yıldız); Vega, Lir Takımyıldızı'nda yer alan en parlak yıldızdır. Güneş’e 25,3 ışık yılı uzaklıkta olduğundan Güneş’e nispeten yakın bir yıldız sayılır.

Ayrıca filmde de sinyalin geldiği yıldız olarak geçer.

You Might Also Like

0 Yorum