Game Of Thrones 6.Sezon İncelemesi
23:59 Evet merakla beklediğimiz yeni sezon başladı ve neredeyse bitiyor. Genel olarak -ki bende buna dahilim- yeni sezonun mükemmel olacağı gibi bir beklenti vardı. Yakın çevremde GOT izleyen neredeyse herkes, facebook sayfalarında gördüğüm hayranlar, 5. sezon finaline yapılan yorumlar vs. gösteriyordu ki yeni sezona beklenti büyüktü. Neden yazıya bu konuyla ilgili yazarak başladım, çünkü en büyük hayal kırıklığım buydu. O mükemmelliği ne yazık ki göremedim. Evet belki eski sezonlarda 8.-9. bölüme kadar sıkıcı, kalan son 2-3 bölüm inanılmaz heyecanlı oluyordu. Fakat bu sezonun genelinde böyle bir beklentim vardı ve ne yazık ki bu beklentim karşılanamadı.
Bu hayal kırıklıklarını geçtikten sonra olanlara kısaca değinmek istiyorum. Ayrıca yazının buradan sonrası SPOİLER içermektedir aman dikkat.
Bölüm bölüm kim öldü kim kaldı neler oldu hızlıca bir özet geçiyorum. Aralarda da yorumlarımı yazacağım.
Birinci Bölüm
Geçen sezon finalinde GOT'un Jon Snow'un ölümüyle yaptığı reklamın haddi hesabı yok gerçekten de. Ve beklenildiği gibi bölümü de Jon Snow ile açtılar, tam olarak bıraktıkları yerde. Önceki GOT yazımda Jon'u Melisandre'nın canlandıracağını yazmıştım. Öyle de oldu. Çünkü en kuvvetli teori buydu. Canlandırdı canlandırmasına da Jon şuan oldukça sönük kaldı. Bunu dokuzuncu veya onuncu bölümde inanılmaz bir olayla toparlamalarını umuyorum (evet beklentilerim hala büyük).
Sonrasındaysa güzel bir müzik eşliğinde Theon ve Sansa'nın kaçışını izledik. Burası da oldukça güzeldi. İkili yakalandı ve Brienne tarafından kurtarıldı. Bölümün en sevdiğim olayı da buydu. Tyrion ve Mormont'un sahneleriyse bulundukları ortamdan dolayı izlemesi keyifliydi. Arya'ya özel bir merakım olduğu için onun her sahnesini zaten bayılarak izliyorum. Bu yüzden ona laf yok. Ve Melisandre'nın çirkinliğiyle de bölümü noktaladılar ki bu da oldukça şok etkisi yaratmıştı bende. İlk bölüm için oldukça güzeldi diyebilirim.
İkinci Bölüm
Bölüm, beşinci sezonda karşımıza hiç çıkmayan Bran ile açılışını yaptı. Bran'in üç gözlü karga ile birlikte geçmişe ziyaretler düzenlediklerini öğrendik. Cersei canavarıyla kendine karşı gelenleri tek tek elemeye başladı. Yabaniler Jon'a destek için kaleye geldiler. Tyrion ejderhaları serbest bıraktı. Arya dayak yemeye devam ediyor. Roose Bolton, Ramsey tarafından öldürüldü. İyi de oldu aslında. Derisi yüzülmüş ters adamın Ramsey gibi bir manyağa ihtiyacı vardı. Greyjoy'ların lideri öldü. Theon'un amcası geldi. Vee bölüm sonunda Jon gözlerini açtı.
Jon, yukarıda da yazdığım gibi diriliyor ama pek etkili değil şuan. Umuyorum dokuzuncu Bölümde Jon'un havasına yaraşır bir şeyler olacak. Üçüncü bölümdeki muazzam sahneyi atlamam tabi ki de mümkün değil. Arthur Dayne versus genç Ned ve beş yiğit kuzeyli savaşçı. Bu sahne muhtemelen altıncı sezonun şuana kadar geldiği noktadaki en sevdiğim sahnedir.
Bu güzel sahnelerden sonra khaleesi sahnelerini hiç yazmıyorum bile. Adam toplayabileceği kalabalık bir yere hapis ediliyor, sonra da bir iki gösterişle bu adamları kendi safına çekiyor. Bu, bunun olayı bu kadar. Yüce serçe olayını da en başından beri sevmiyorum zaten, bu yüzden onları da yazmayacağım.
Dördüncü bölümde Sansa'nın gelişi harikaydı. Theon ablasının da yardımıyla eski haline dönüşebilecek mi acaba merak ediyorum. Gerçi eski haline nazaran daha çok seviyorum bu şimdiki halini. Aynısını Jaime için de söyleyebilirim. Oyunculuk da gerçekten güzel olunca karaktere iyice alışıyor ve seviyorum. Jaime şimdiki haliyle çoktan favorilerimden biri oldu bile. Dördüncü bölümün finalinde çok çok basit ve artık da sıkıcı olan bir heyecan verilmeye çalışılmış. Hiç hoşuma gitmedi bu. Tamam, bölüm bittikten sonra müziği 3-4 defa dinledim. Ama sadece o güzel müzikti hoşuma giden. Üzülerek söylüyorum ki Daenerys artık favori karakterlerimden biri değil. Çevremden de çoğunlukla bu şekilde yorumlar geldi. Sanıyorum izleyici gözündeki popülaritesi gittikçe düşüyor hanımefendinin. Ama yine de şu son bölümde yaptığı son anda yetişme olayı hiçte fena değildi. Belki de sezon finaline doğru, tekrardan sevdiğimiz bir karakter haline gelir.
Beşinci Bölüm
Beşinci bölümü ayrı bir başlık altında yazmak istiyorum, çünkü sevdiğim bir bölüm oldu. Serçe parmak yine her zamanki gibi işine devam ediyor. Dizideki favori karakterlerimden biri de bu adam. Ayrıca Hodor'un açılımını öğrendik (ki acayip dalga konusu oldu bu Hold The Door) ve ardından da ölümüne şahit olduk maalesef. Bu sayede de Hodor üzerinden türetilen teoriler de boşa çıkmış oldu. Favori teorim, en sonunda demir tahta Hodur'un oturduğuydu. Olmadı, napalım. Üç gözlü karga da öldü ve yerini henüz yeterli hazırlığı olmayan Bran'e devretmek zorunda kaldı. Evet üzücü bir bölüm oldu gerçekten de. Bran'in ulukurdu da öldü. Geriye Jon'un kurdu ve yanlış hatırlamıyorsam Arya'nın kurdu kaldı. Tabi Arya'nınki kim bilir nerede.
Altıncı bölümün girişi harika bir atmosfere sahipti. Zaten bu kar fırtınalı sahnelere bayılıyorum, enfes bir atmosfere sahip oluyorlar. Neyse konuya dönelim. Filmde uzun zamandır kayıp olan ancak kitapta uzun zamandır var olan Benjen amca bu sahnelerde Bran'i ve Meera'yı kurtararak, diziye de girişini yapmış oldu. Çoğu kişinin aksine Samwell'in sahnelerinden oldukça keyif alıyorum. Bu bölümde de bolca gördük kendisini. Aryanın isyanı da kadını öldürmemeyi seçip iğne adını verdiği kılıcını almasıyla birlikte bu bölümde başlıyor. Yani anlayacağınız, altıncı bölüm de oldukça hoşuma gitti. Jaime'nin orduyla geldiği sahne de heyecan vericiydi. Ve bölüm yine bir Khaleesi sahnesiyle noktalandı.
Sonunda, yedinci bölümde Sandor'u gördük. Kendisi favorilerim arsındadır. Ne kadar da çok favorin var derseniz çok karakter var ne yapabilirim diye yanıtlayabilirim. Kendisi, eskiden asker olan fakat şimdilerde ufak bir köyün lideri olarak hayatına devam eden "Brother Ray" tarafından bulunmuş ve kurtarılmış. Bu köyde her şey harika giderken senaristlerin ne kadar sadist ve manyak olduklarını unutmuş olduğumdandır ki bölüm sonunda köydeki herkesin öldüğünü gördüğümde neredeyse yıkıldım. Tamam bu köy üzerinden senaryo yürümeyebilirdi ama bölüm içinde bu tatlı insanlara nasıl alıştırdılarsa bizleri, öldüklerinde de insan kahroluyor.
Sekizinci bölümdeyse Arya, öldürmemeyi seçtiği kadının yanına gidiyor. Ne yazık ki Waif kadını buluyor ve öldürüyor. Sonrasındaysa Arya'nın kaçışı tekrardan başlıyor. Neyse ki Arya bu lanet kızı güzel bir taktikle öldürüyor ve Jaqen'a da postayı koyup çekip gidiyor. Bu bölümün en çok hoşuma giden sahnelerinden biri de Brienne ve Pod'un kayıkla kaçtığı sırada Jaime'nin bunları görmesi ve yalnızca elini kaldırıp vedalaşmasıydı.
0 Yorum